Müstakil Sanayici ve İşadamları Derneği (MÜSİAD), Genel Başkan Abdurrahman Kaan, Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak'ın katılımıyla Ankara’da bir otelde MÜSİAD 9. Genişletilmiş Başkanlar Toplantısı'nı düzenledi. Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak, MÜSİAD Başkanlar Toplantısı'nda önemli açıklamalarda bulundu. Türkiye ekonomisinin her geçen gün, ağırlık ve etkinliğini artırmaya devam ettirdiğini ifade eden Albayrak, “Zamanında attığımız kararlı adımlarla ekonomide normalleşmeye başladık. Belirttiğimiz hedeflere yönelik yapmamız gerekenler ekonomideki kırılganlıklarımızı azaltmak başta olmak üzere ekonomimizi finansal şoklara karşı çok daha güçlü kılmak olacaktır” dedi. Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak’ın konuşmasının satır başları şöyle: KUR, FAİZ VE ENFLASYON ATAĞINI PÜSKÜRTTÜK” Ticaret Bakanlığımız açıkladığı verilere göre ihracatımız 168,1 milyar dolar ile en yüksek ihracat rakamına ulaştı. Yıllıklandırılmış cari açık yılsonu itibarıyla 20 milyar dolar olarak gerçekleşecek. Cari açığın milli gelire oranı ise yüzde 3'lerde bir oranda yılı tamamlayacak. Türkiye 3. çeyrekte tüm beklentilerin aksine pozitif büyüme gösterdi. Kur, faiz ve enflasyon atağını püskürttük. Birileri sürekli negatif algıyı hâkim kılmaya çalışıyor. Hiçbir şekilde YEP'TE ortaya koyduğumuz hedeflerden taviz vermek yok. Merkez Bankası'ndan, Hazine'ye 37 milyar lira gelecek. Ekonomide güzel şeyler oldukça kimlerin rahatsız olduğunu da biliyoruz. “TOPLUMUN HER KESİMİNİ SEVİNDİRİYORUZ” Özellikle düzenli sosyal yardım alan ihtiyaç sahibi vatandaşlarımızın aylık 150 KW/S temel tüketim ihtiyaçlarını devlet karşılayacak. 80 TL'ye kadarını devlet ödeyecek. Kredi paketimiz. Düşük faizlerle ödemeyenlere destek. Halkbank üzerinde 22 milyar TL'lik kredi paketimiz 350 bin esnafımıza büyük bir destek olarak açıklandı. İş adamlarımıza yüzde 5'lerde kullanılacak esnaf paketi desteğimizi sağlayacağız. 16 yıldır bu millet yetkili Cumhurbaşkanımız liderliğinde AK Parti'ye oy vermektedir. Tüm bu açıklanan süreçlerle ekonomimiz çok daha güçlü adımlarla ilerliyor. Toplumun her kesimini sevindiriyoruz. Ticari alacak sigortası ile satıcı firma KOBİ ile alıcı arasında alacakların ödenmeme riskine karşı teminat sağlayan bu yapıyı devreye aldık. Tüm sigorta şirketleri bankalar, KOBİ'ler faydalanacak. İlerleyen aşamada cirosu 125 milyon TL'ye kadar olanlar dâhil edilecektir. Devlet destekli bu sigorta ile garanti altındadır. 15 gün dolmadı SGK primini yüzde 3'ten yüzde 5'e çıkardık. Dar gelirli vatandaşlarımıza yılbaşından itibaren müjdelerimizi vermeye başladık. Biz bunları yaparken diğer taraftan Türk siyaset tarihinin en düşük seviyeli gerçeği çarpıtan bu kadar zarar veren muhalefetle karşılaştığımızı hatırlamıyorum. Bunların durumu da kolay değil. Su içer gibi yalan söyleyip gündemi değiştirmekten başka çareleri yok. Geçen hafta İsrail'le ilgili suçlama gerçekleşti. Cevabını aldı, insanın yüzü kızarır. Türkiye'ye sarılmayı çok seviyor bu adam, seçim kaybettikçe koltuğa sarılıyor. Bizim derdimiz millet ve memleket.” “PARA KAVRAMI 2019-2025 HATTINDA PARADİGMAL DEĞİŞİMLERE MARUZ KALACAK” Müstakil Sanayici ve İşadamları Derneği (MÜSİAD) Genel Başkanı Abdurrahman Kaan toplantıda yaptığı konuşmada çeşitli değerlendirmelerde bulundu. Kaan, geçen yılın anlık değişimlere anlık ekonomik, siyasi ve diplomatik refleksler verebilme kabiliyetinin sınandığı bir süreç olduğunu ifade ederek, "2008 sonrası dünyanın gelişmiş ekonomileri, piyasalarındaki aşırı para stokunu temizleyip küçülmeye ve ekonomilerini ulusallaştırmaya doğru gitti. Parasal daralma politikasının gelişmekte olan ülkelerde genişlemeci bir stratejiye bürünmesi elbette dünya global ticaret hacminde bir büyümeye ve dengelenmeye sebep oldu" dedi. Gelinen noktada meselenin dolarizasyon hâkimiyetine karşı ayakta kalma ve meydan okuma kimliğine bürünmesinin nihai bir sonuç olmadığına vurgu yapan Kaan, bunun sonuca giden yolda geçiş süreci olduğunu dile getirdi. Kaan, gelecek süreçte sürdürülebilir etkin bir kalkınma için öncelikle bağımlılıkların doğru tespitinin yapılması gerektiğine işaret ederek, "Milli para birimiyle ticaretin artarak taraftar bulması, bir bakıma her ülkenin ulusal ekonomilerini korumak adına, parasal tabanlarını bir başka ülkenin ulusal para biriminden uzaklaştırma çabalarıdır" diye konuştu. Herkes kendi derdiyle uğraşırken dünya ekonomi literatürünün değiştiğinin unutulmaması gerektiğine dikkat çeken Kaan, "Dünyanın yepyeni bir parasal sisteme hazırlanması gerektiğini savunuyoruz. Para kavramı 2019-2025 hattında çok ciddi paradigmal değişimlere maruz kalacak. Bizler bunun hazırlığına şimdiden başlamalıyız" dedi. “TÜKETİM MERKEZLİ EKONOMİDEN ÜRETİM ODAKLI EKONOMİYE GEÇİŞ” Kaan, dünya siyaseti ve ekonomisinde zor bir süreç başlarken Türkiye'nin siyasi ve ekonomik değişimini 2018'de tüm zorluklara rağmen başlattığına değinerek konuşmasında şunlara yer verdi: "Bizler, ekonominin en önemli makro paydaşlarından biri olarak yönümüzü kısa vadeli stratejiler yanında uzun vadeli politikalara da çevirmek zorundayız. Türkiye, bugün gelinen noktada büyük bir sosyal, iktisadi, kültürel ve yönetsel dönüşüm içindedir. Büyük dönüşümler, beraberinde büyük sorumluluklar ve sancılar da getirir. Bu, değişimin doğal bir sonucudur. Ekonomide dengelenme süreci, 'tüketim merkezli' ekonomiden, 'üretim odaklı' ekonomiye geçişe yoğunlaşılması adına iyi değerlendirilmelidir. Türkiye'nin 2018 yılı genelinde, döviz kurunda gözlenen artışları lehine çevirerek, 168,1 milyar dolar gibi rekor düzeyde mal ve hizmet ihracatı gerçekleştirdi. Türkiye ekonomisinin bu performansını aşması için üretim odaklı politikaları artırarak yola devam etmesi gerekiyor.” “MÜSİAD OLARAK ÇAĞRIMIZ 'BİRLİKTE HAREKET ETME'” Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi vesilesiyle 2018-2023 yıllarında Türkiye'nin yürütme açısından istikrarlı 5 sene yaşamasını beklediklerini ifade eden Kaan konuşmasını şöyle sürdürdü: “Gerek finans kesiminin gerekse de reel sektörün yeni ekonomi yönetiminden aceleci ve günü kurtaran açıklamalar beklemek yerine, yeni iletişim stratejisine yönelik sürecin şekillenmesinde sabır göstermeleri daha yerinde olacaktır. Kurumlar arası senkronizasyonun ve iletişimin hayati önem kazandığı bir virajda MÜSİAD olarak çağrılarımız 'birlikte hareket etme' yönünde olmaya devam edecektir. Devlet yapılanmasındaki kurumsal ve yapısal dönüşümlere toplumun her kesiminden kurum ve kuruluşun eşlik edebilmesi esastır. Dönüşüm sürecini sadece kamudan beklemek yeterli değildir. Her sektörün kendi yol haritasını iyi belirlemesi ve üretim esaslı bir planlama içine girmesi gerekiyor.” “EKONOMİK BÜYÜME PERFORMANSININ ÖNEMLİ AYAKLARINDAN BİRİ YATIRIM HARCAMALARI” Kaan, Türkiye'nin, yeni yönetim sisteminin dinamik yapısı sayesinde, hızlı bir kalkınma sürecine gireceğine olan inançlarının tam olduğunu dile getirerek konuşmasında şunlara değindi: "Büyüme süreci değil, kalkınma ve yatırım süreci başlatalım diyoruz. Çünkü iş dünyasının temsilcileri olarak bizlerin arzusu, kısa dönemli büyüme performansından ziyade, uzun dönemli, ortalama ve dengeli büyümeyi mümkün kılacak sürdürülebilir bir kalkınma sürecidir. Bu noktada en önemli görev politika yapıcılara ve sanayicilere düşüyor. Sanayicinin önünü açacak politikaların, teşvik ve desteklerin artırılması kadar, sanayicilerin geleneksel sektörlerde rekabet güçlerini artırıp stratejik sektörlere de geçiş konusunda daha iştahlı olmaları gerekiyor. Ülkelerin ekonomik büyüme performansının önemli ayaklarından birin ise yatırım harcamaları oluşturuyor. İlk iki çeyrekte yüzde 7,9 ve yüzde 4,2 artış kaydeden toplam yatırımların, geçen yılın üçüncü çeyreğinde yüzde 3,8 oranında daraldığı da göz önüne alındığında, stratejik sektörlere yönelik yatırımlara odaklanmamız gerektiği daha iyi anlaşılacaktır. Yeni Ekonomi Programı kapsamında açıklanan yol haritasının üretimde millileşme hareketine verdiği katkıyı cesaret verici buluyoruz. Cari açığı doğrudan etkileyen sektör kalemlerine de vurgu yapması ve bu itibarla biyoteknoloji, petrokimya, yazılım, enerji ve makine-teçhizat gibi katma değeri yüksek sektörlerde yatırımın öncelik kazanması da yine iş dünyası adına umut verici. Ekonominin konvansiyonel sektörlerinde kümelenmiş reel kesim için ise Emlak ve Kalkınma bankalarının yeniden yapılandırılması hem mevcut dalgalanmanın dengeye kavuşmasını sağlayacak hem de 3 yıllık üretim planlamalarında verimliliği artıracak. İhracat Teşvik Sistemi'nin iyileştirilmesi ve Taşınmaz Değerleme Sistemi de dengelenme sürecine katkı sağlayacak." (Türkan ÇATAL YILDIZ)  

Editör: TE Bilisim