Halk oyunları, halk müziği ve giyim kuşama kadar birçok konuyu kapsayan folklor kültürü Türkiye’de yaşatılmaya çalışılıyor. Folklor alanında 1981 yılında günümüzü kadar sayısız proje, eğitim ve çalışma yürüten Anadolu Folklar Vakfı Genel Başkanı Rüştü Akar ile folklor etkinliklerini konuştuk. Genel Başkan Akar, ‘’Halk kültürünün ilkokul çağından itibaren çocukları öğretilmesi gerekiyor’’ dedi. Türkiye’nin birçok ilinde, temsilcilikleri ve şubeleri bulunduğunu söyleyen Anadolu Folklor Vakfı Genel Başkanı Rüştü Akar, ‘’Vakfımız 1981 yılında Ankara’da kuruldu. Türkiye geneli ölçekli bir kuruluş. Birçok vilayette şubemiz var ama ana merkezimiz Ankara. 1981 yılında kurulduğumuzda da günümüzde de konusu folklor olan Türkiye’deki tek vakıf burası. Vakfın şubeleri, İstanbul, Edirne, Zonguldak, Samsun, Kars illerinde bulunuyor. Ama diğer illerin bazılarında da temsilcilik şeklinde var. Yani bizatihi şube olmasa da bura ile gönül bağı kurmuş, diğer illerde de kuruluşlarımız var’’ diyerek vakfın tarihçesini değindi. ‘’TÜRK YEMEĞİ YİYEN FOLKLORCUDUR’’ Folklorun bir kültürün temel taşı olduğunu söyleyen Akar, ‘’Folklor kelimesi, İngilizce bir sözcüktür. Türkçe tam karşılığı halk bilimidir. Bunun içine giren konular çok fazla. Temel olarak 17 kol var. Aklımıza ilk etapta gelenleri sıralayacak olursam; halk oyunları bunun başında. Bunu halk müziği, el sanatları, Türk mutfağı, giyim ve kuşam, gelenek ve göreneklerimizi bunun içerisinde bulunduruyoruz ve sıralama bu şekilde devam ediyor. Dolayısıyla folklor, halkın, çok ciddi bir şekilde yaşamımızda var olan bir unsur. Yani biri, hiç halk oyunları oynamadan ben folklorcuyum dese bu cümlede doğruluk payı vardır. Çünkü mutlaka bir türkü biliyordur, mutlaka bir Türk yemeği yiyordur, o folklorcudur. Toplum, insan hayatında çok önemli bir yer tutar. Ki bütün halk bilimciler ve bilim insanları, folklorun milli kültürün mihenk taşı olduğunu söylerler’’ diye konuştu. 4 kıta 39 ülke 168 yurt dışı temsili Anadolu Folklor Vakfı’nın, dünya çapında gerçekleştirdiği etkinliklere değinen Akar, ‘’Vakfımız, şu ana kadar halk oyunları dalında 4 kıta, 39 ülke, 168 kez yurt dışında ülkemizi temsil etti. Bunlarla birlikte 9 kez dünya birinciliği elde etmiştir. Yarışma olmayan kategorilerde de yine ülkemizi temsil ederek bayrağımızı yurt dışında dalgalandırdık. Halk müziği alanında ise bozulan türkülerimizi, bozmaya çalışılan türkülerimizi, şimdiye kadar 16 albüm ile bir araya getirdik. Yani Türk Halk Müziği yapımları oluşturduk. Değerli sanatçılar bize yardımcı oldular. El sanatları konusunda 14 kez, değişik bölgelerde, el sanatları sergileri hazırladık. Türkiye’de yine bir ilki daha gerçekleştirdik. Anadolu Folkloru isimli renkli ofset yayıncılığı gerçekleştirdik. Onun 3. yılını bitirdik, 4. yayın yılına başladık. Bu dergilerde bilimsel makale ve çalışmalar yapılıyor. Milli Kültür Şurası, Milletlerarası Folklor Kongresi gibi birçok uluslararası nitelikteki projeleri, Kültür ve Turizm Bakanlığı ile ortaklaşa gerçekleştirdik. Birçok devlet projesi ile bunları yerine getirdik. Yani vakfın görünüşünden daha büyük çaplı işler yaptığını söyleyebiliriz’’ diyerek vakfın imza attığı büyük işlerin altını çizdi. ‘’ÖNCELİĞİMİZ KÜLTÜRÜMÜZÜ YAYGINLAŞTIRMAK’’ Vakıf olarak önceliğin para değil kültürü yaygınlaştırma amacı taşıdıklarını belirten Akar, ‘’Vakıf sisteminde, bir malın veya paranın, bir gayeye harcanması söz konusudur. Kelime anlamı vakfetmektir. Dolayısıyla vakfımız bu işleri yaparken, mümkün olduğunda kendi yağıyla kavrulmaya çalışıyor. Bizim çalışmalarımızda, para unsuru çok ön planda değildir. Devlete gidildiği zaman da devlet bizi kapıdan geri çevirmiyor çünkü çalışmalarımızı biliyorlar. Biz hiçbir siyasi iktidar döneminde hiçbir zorluk ve sıkıntı çekmedik. Çünkü meselelere bakışımızın bir siyasi çevresi yok. Bunun için her parti ve iktidar bizimle çalışıyor. Yani biz onlara bir proje sunduğumuz zaman eğer imkanları el veriyorsa destek veriyorlar’’ şeklinde konuştu. ‘’YABANCI FOLKLORCULAR KÜLTÜR ZENGİNLİĞİMİZİ BİLİYOR’’ Türkiye’de folklor kültürünün küçük yaştan itibaren başlaması gerektiğini söyleyen Genel Başkan Akar, ‘’Bu konuyla ilgili küçük bir hatıram var. Japonya’nın Osaka kentinde Türk Hava Yolları’nın bir hat açılışı ile ilgili bir aktiviteye katılmıştık. 15 günlük bir aktiviteydi. Birinci haftadan sonra oradan 2 bilim insanı bizimle konuşmak istediler. Yani Japon folklorcular. Kültürümüzün çok zengin olduğunu, değişik olduğunu söylediler. Yani, yabancı halk kültürcüler en az bizle kadar Türk kültürünün zenginliğini biliyorlar. Bize şu soruyu yönelttiler, ‘’Türkiye Cumhuriyeti Kültür ve Turizm Bakanlığının bu alanda bütçesi nedir?’’. Biz bilmiyoruz ama yaklaşık olarak 0.085’lerde yer aldığını biliyoruz. Rakamsal olarak da Türkiye bütçesine vurulduğu zaman, o zamanın parasıyla 57 milyar gibi bir rakam çıkıyordu. Ki bu paranın ağırlığı da turizm bölümüne ayrılıyordu. Adamlar, biz Japonlar olarak, teknoloji ve bilime o kadar ağırlık verdik ki kendi kültürümüzü unuttuk. Ama ekonomiye yön veren bir ülke olduk. Biz bunları yaparken kendi kültürümüz kaybettik. Fakat şimdi akıllandık. Sizin Kültür Bakanlığınızın bütçesinin 2 katını sadece Japon folklorunun araştırılması için ayıracağız dediler. Onun için şu anda Japon toplumunun disiplininin ana sebebi, geçmişteki kendi öz değerlerini, bugünkü teknolojik değerlerle birleştirerek bunu yaygınlaştırmaları. Onlar bize folklorumuzu hoyratça kullandığımızı söylediler. Ben bunu da Türkiye’ye geldiğim zaman, bir basın toplantısında söyledim. Artık savaşların topla tüfekle, sınırlardaki askerlerle olmadığını, artık teknoloji ile yapıldığını söyledim. Bizim, internetten üzerinden giyimimizi değiştiriyorlar, yemeğimizi değiştiriyorlar, konuşmalarımızı ve dilimizi değiştiriyorlar. Halk dansları yerine diğer Latin ve Amerikan dansları getiriliyor. Dolayısıyla gençliğimizin milli kimliğimizin değerleri ortadan kaldırılıyor. Bunun için önlem alınmalı. Halk oyunlarımızın, halk müziğimizin, Türk mutfağımızın ve en önemlisi giysilerimizin hatırlatılması gerekiyor. Bunun içinde, ilkokuldan başlatılarak, üniversite sonuna kadar derslerde yer alması gerekiyor. Yani bunlar olmazsa biz bunu yavaş yavaş kaybedebiliriz. Ki birçok şeyimiz kaybedilmiş vaziyette. Yani halk müziği ile sanat müziğimiz kaçıncı planda. Neden pop müzik ön planda. Biz onlara karşı değiliz ama önce kendi müziğimizi, o türkülerin bize ne anlattığını bilelim. Örneğin bilmeyince ‘Hey 15’li’ türküsü ile oynuyoruz. O türkü Çanakkale savaşı döneminde, oraya giden son 15 yaşındaki kahramanlara yazıldı. İşte bilmezse o türküde oynarsın. Bunun için bizim millet olarak, kültür bakanlığının ve devletin genel konusu olarak, bu halk kültürü konularına çok önem verilmesi lazım’’ diyerek bilgilenme konusuna dikkat çekti. ‘’ÇOCUKLARIN ZIRHI İYİ OLMALI’’ Folklorun eski bir kültür gibi görülmemesini tam tersine yeniliğe açık bir varlık olduğunu belirten Akar, ‘’Nasıl ki bale eğitimi, batı toplumlarında ilkokul çağında veriliyor, siz de halk oyunlarını bu şekilde vermelisiniz. Biz aynı zamanda bir moda toplumuyuz. Eskiden düğünlerde, farklı bir dans yapılıyordu. Son dönemde moda Zeybek’e döndü. Gelinle damat artık düğün dansı olarak Zeybek oynuyor. Biz bundan çok gurur duyuyoruz. Örneğin yurt dışına gitseniz, burada aylarca yemediğiniz kuru fasulye burnunuzda tüter. Çünkü ondan uzaklaşınca onun kıymetini anlıyorsunuz. Bu nedenle bir tedbir alınmalı ve bunun eğitimi genç yaşta verilmeli. Çocuğun zırhı iyi olmalı. Kışın nasıl çocukları hasta olmasınlar diye kalın giysilerle giydiriyorsak, aynı zamanda kendi milli kültürlerimizi vermemiz gerekiyor. Aksi takdirde ulusal ve milli kültür parçalanır. Yurttan Sesler Korosu’nun kurulması çok önemliydi. 10.Yıl Nutku’nun içinde bu konu var. Atatürk, ‘’Batıyı doğuya, doğusunu batısına, kuzeyini güneyine, güneyine kuzeyine tanıtmamız lazım’’ diyor. Bugün her şeyi dakikada öğrenebiliyoruz. Ama o dönem böyle bir imkan yoktu. Bu bir ulus yaratmak için yapılan bir proje. Bu yaratılmış olan projenin bugüne göre uyarlanması lazım. Bugünkü gençlerin ihtiyaçlarına cevap verebilecek bir hale getirilmesi lazım. Folklor aynı zamanda değişime en açık kültür çeşididir. Bunun için bugün gençlerimize bunu vermemiz lazım. İlgi görülüyor ama bu biraz zorlamayla yapılıyor. Örneğin televizyonlar 1,5 yıldır hiçbir kanalımızda halk oyunları programı izleyemiyorum, türkü dinleyemiyorum. Gençlerde bunları hiçbir yerde göremiyorlar. Böyle olunca da gençler talep etmiyor. Onlar da daha çok pop müziği dinledikleri için örneğin onu çalan mekanlara gidiyorlar. Yani toplum bir şeyi görmeden ona karar veremez. Ancak be ancak ebeveynlerinizden bir tanesi halk oyunları oynamışsa o zaman çocuğuna bunu önerebilir. Ki kaldı ki bu en son noktadır. Onun için mutlaka çocukların ve gençlerin bilgilendirilmesi gerekiyor’’ dedi. ARŞİV NİTELİĞİNDE BİR PROJE GELİYOR Cumhuriyetin 100.yılı için arşiv niteliği taşıyan yeni bir projeye imza atacaklarına değinen Akar, ‘’ Şu an yeni yaptığımız bir proje var. Bu proje cumhuriyetimizin 100.yılı için hazırlanıyor. Kimsenin aklına gelmemiş bir proje. Anadolu’daki bütün kadın başlıklarının bir yağlı boya koleksiyonunu oluşturuyoruz. Şu anda yüzde 60 civarını tamamladık, yüzde 40’lık bir kısım kaldı. Önümüzde birkaç yıl var. Öyle bir hazırlık yapıyoruz ki o bir nevi arşiv niteliği taşıyacak. Önümüzdeki yıl Dünya Folklor Olimpiyatı’nda Türkiye’yi yine biz temsil edeceğiz. Oradan 4 altın madalyamız var 5.’yi getirmeyi planlıyoruz. Yine Polonya’da Altın Balta Dünya Folklor yarışmasına katılacağız. Yakın zamanda Cumhuriyet Bayramı etkinliklerinde olacağız onun hazırlıkları hızla devam ediyor. Bunun dışında kurs dönemlerimiz başladı. 1 Eylül ile 30 Ekim arasında kurs kayıtlarını yapıyoruz. Her yaş grubuna, tüm gençlere, 16-29 dediğimiz yaş grubuna, hem de 29’un üstündeki yaş grubuna da hobi grubu altında dans eğitimlerimizi vereceğiz. Bu alanda el birliği ile herkesi bekliyoruz’’ ifadelerini kullandı. (Rozita Merve Hamidi)  

Editör: TE Bilisim