Altınköy Açık Hava Müzesi'nde unutulmaya yüz tutmuş sepetçilik mesleği yaşatılmaya çalışılırken, ilk defa sepet yapımı gören vatandaşlar büyük bir beğeniyle sepet ustası Recep Erbay'ı izledi. Usta, '' Sepet yapımını hala devam ettiriyoruz ama eski satışlarımız yok. Günümüzün mesleği değil'' diyerek  mesleğin zorluklarını ve inceliklerini gazetemize anlattı. İnsanlık  tarihinden  beri devam ettirilen sepetçilik, günümüzde çok az kişi tarafından bilinen ve unutulmaya yüz tutmuş meslekler arasında yer alıyor. Dededen beri süregelen aile geleneğini devam ettiren sepet ustası Recep Erbay, gazetemize şu açıklamalarda bulundu: ''Adım Recep Erbay,  Aslen Trabzon Araklılıyım. Düzce'de yaşıyorum. Çocuklarımı okutabilmek için şehre indim fakat bir yıl dayanabildim hayat şartlarına, tekrar köyüme dönüp baba mesleğine bu kez tam anlamıyla asıldım. Şehirde inşaatlarda çalıştım  bir müddet ama kendi mesleğim dururken buna daha fazla devam edemeyeceğimi anladım, kaybolmaya yüz tutmuş sepetçiliğe yeniden adım attım.  Düzce'de evimin altında hobi olarak bu mesleğe devam ediyorum. Buraya  Altındağ belediyesinin aracılığıyla geldim.'' ''DEDEDEN VE BABADAN KALAN BİR MESLEK'' Sepetçilik mesleğinin aile yadigarı olduğunu belirten Erbay,  Trabzon'da önceden sepetle fındık ve çay taşırdılar. Sepetçilik, ben de dededen ve babadan kalan bir meslek. Ben de bu geleneği devam ettirmek istedim. Günümüzde çay veya fındık taşıma olayı çuvala döndü. Sepet olayı bitmiş hale geldiği için aksesuar amaçlı kullanımı için tasarladık. Örneğin, ekmek sepeti, piknik sepeti ,yumurta sepeti,balkon ve oturma sepeti gibi... Sepet yapımını hala devam ettiriyoruz ama eski satışlarımız yok. Günümüzün mesleği değil.'' şeklinde konuştu. AĞAÇ’TAN ZON’A, ZON’DAN SEPETE Recep Usta,  dalsız fındık odunlarını önce parçalara ayırıyor, o parçalara zon (tembes) diyor, o zon’u da işlenebilir hale getirip sepeti yapıyor. Kısaca sepetçiliği, fındık odunundan zona,  zondan da sepete çevrilme sanatı olarak tanımlıyor. Sepet kullanmanın avantajlarını dile getiren Recep Erbay, şunları kaydetti: ''EKMEKLERİ KOYMAK İÇİN MUHAKKAK SEPET KULLANIN'' ''İnsanlar ekmek sepeti olarak bu sepetleri mutlaka kullanmalı. Sebebine gelecek olursak, her şeyden önce metal, plastik değil. Aynı zamanda koku yapmaz bu yüzden vatandaşlarımıza tavsiye ederim. Kesinlikle daha sağlıklı.  Bir doktor arkadaş yanıma gelip, bana ekmek sepeti yapar mısın dedi. Ben de hocam, ne olduğu hakkında bir fikrim yok çünkü daha önceden hiç yapmamıştım. Doktor, kağıt üzerinde bana nasıl yapılacağını tarif ederek gösterdi. Ben de yaptım, sağlığa faydalı olduğunu o doktorla görüştükten sonra anladım. Ekmek, plastik kaplara  veya boyalı konulduğu zaman kanserojen madde üretebiliyor ve ekmeğe o madde karışıyor. Yaptığım sepetlerin birçoğu kendi buluşum. Yaptığım ürünleri kendim tasarlıyorum. Piyasada bu ürünleri bulamazsınız. ''SABIR İSTEYEN BİR MESLEK!'' Aile mesleğini devam ettirmek adına çocuklarına da sepetçilik mesleğini öğretmek istediğini ifade eden Erbay, ''Çocuklarıma sepet yapımını öğretmek istedim ama bu biraz bunaltıcı ve sabır isteyen bir meslek. Sabır istediği için çocuklar dayanamıyor. Çocuğumu yanıma aldım öğretmek için, okumayı tercih etti bunu yapmadı. 5 yıllık İlahiyat Fakültesi'nden mezun oldu sonra dönüp bana dedi ki, iyi ki bu mesleği yapmamışım.'' şeklinde konuştu. ''BU MESLEKTE ÇOK ÇALIŞIRSAN ÇOK , AZ ÇALIŞIRSAN AZ ALIRSIN.'' ''Sepet yapımı zamanla para getirmez. Bu meslekte çok çalışırsan, çok alırsın. Az çalışırsan az alırsın. Bu meslek sabit maaşlı işler gibi değil. Sigortası da yok. Sigortamızı kendimiz ödüyoruz. Ben bu meslekte devletten şöyle bir yardım talep ediyorum.  Bu tarz mesleklere el atıyorlar, yardım ediyorlar ama onun yerine sigortamızı ödesinler bizler için çok daha iyi olur. O zaman bu meslek daha da çok devam eder. Bu meslek unutulmaya yüz tutmuş meslekler arasındadır. Ben işimi düzgün yaptığım için  bu mesleğe devam ettim yoksa günümüzde devam edilecek gibi değil.'' ( Ekin Hazal DOĞRUYUSEVER)