Falih Rıfkı, Zeytindağı kitabında şöyle der: “Her tarafta bir neslin kahramanları var. Kahramanlar için iklimler, düşmanlar, denizler ve karalar birdir.” Bu kahramanlardan bazılarını anımsamak için epey geriye 93 Harbi´ne uzanalım. 93 Harbi, II. Abdülhamit döneminde gerçekleşen 1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı´dır. Hicri takvime göre 1293 yılına denk geldiği için 93 Harbi olarak adlandırılmaktadır.

  1. ve 19. yüzyıl, Avrupa´nın yeniden oluşumuna sahne olan iki yüzyıl oldu. Rusya İmparatorluğu oldukça güçlenmiş, kendisini tüm Ortodoksların lideri ve koruyucusu olarak görmeye başlamıştı.
  2. yüzyılın ortalarında ise Avrupa birçok savaş yaşandı. Bu dönemde Balkanlardaki güç dengesi iyiden iyiye değişti.
Bölgedeki Osmanlı nüfuzu azaldı, milliyetçilik akımları güçlendi. II. Abdülhamit´in tahta yeni çıktığı günlerde Osmanlı, Kafkasya ve Tuna olmak üzere iki cephede kendisinden asker ve silah bakımından oldukça üstün kuvvetlerle savaşa tutuştu. Osmanlı vatandaşları, her iki cephede düşmana karşı direnmek için gönüllü olarak orduya yazılıyordu. Kafkas Cephesi´ndeki bu gönüllülerden biri de o zamanki Trabzon Sancağı´na bağlı, Rize´nin Viçe (Fındıklı) kasabasından Hacışahinoğlu Büyük Halim Bey idi. Halim Bey, zamanında Trabzon ve çevresinde oldukça tanınan, zengin ve nüfuzlu bir kişiydi. 32 parça teknesi vardı ve deniz ticaretiyle uğraşıyordu. Halim Bey, evin tek erkek çocuğuydu. 93 Harbi başlamadan önce hacca gitmeye hazırlanıyordu. Annesine, “Yanı başımızda savaş, topraklarımıza saldırı varken, bu savaşa gitmek, hacca gitmekten daha doğru” diyerek bir muavenet taburu kurdu. Başına da kendisi geçti. Ancak Halim Bey, savaşa katıldıktan kısa bir süre sonra Batum yakınlarında şehit oldu. Geride yedi yetim bıraktı. Şehadetinden sonra doğan iki çocuğunu ise hiç göremedi. Büyük Halim Bey toprağa düştükten bir yıl sonra Ruslar, Tuna´da, Plevne Savunması´nı kırmış, İstanbul´a doğru ilerlemeye başlamıştı. İstanbul´un işgal edilmesinden endişelenen Osmanlı Devleti, 31 Ocak 1878´de Rusya´ya ateşkes teklif etti. Sonunda Elviye-i Selâse olarak adlandırılan Kars, Ardahan ve Batum, Ruslara bırakıldı. Böylece Batum eyaletine bağlı Artvin, Ardanuç, Borçka, Şavşat ve Kemalpaşa, Birinci Dünya Savaşı´nın sonuna kadar Rus hâkimiyetinde kaldı. Bir not daha ekleyelim: Büyük Halim Bey´in torunu ise Kurmay Albay Ali Rıza Bey´dir. Ali Rıza Bey, Kurtuluş Savaşı´nda Yunan Başkomutanı Trikopis´i esir alan komutandır. Onun da Teşkilat-ı Mahsusa´dan Kurtuluş Savaşı´na kahramanlıklarla dolu bir hikâyesi var. Meraklı okurlarımız, bu ve benzeri birçok hikayeyi, 3. Baskısı Kopernik Kitap’tan çıkan ve benim kaleme aldığım “Kızılca Kıyamet/Kur Alb. Ali Rıza Bey ve Tabip Yzb. Mehmet Fuat Bey´in Günlükleri” isimli kitaptan okuyabilir.
Editör: TE Bilisim