Çanakkale Savaşları, Osmanlı’nın Birinci Dünya Savaşı'ndaki hem en ‘büyük zaferi’ hem de kaybedilen insan sayısının büyüklüğü nedeniyle en dramatik sayfalarından biri olarak kabul ediliyor. 25 Nisan’da başlayan çıkarma sırasında Çanakkale’yi, başında Alman Orgenerali Liman von Sanders’in bulunduğu Osmanlı 5. Ordusu savunuyordu. Çıkarma yapan İtilaf Devletleri ise Birleşik Krallık, Fransa ve Birleşik Krallık kolonilerinden getirilen Hindistan ile Avustralya ve Yeni Zelanda (Anzak) birliklerinden oluşuyordu. İtilaf Devletleri, Çanakkale’de neden cephe açma ihtiyacı duydu? Temel nedenlerden biri, boğazları düşürmekti. Böylece hem Osmanlı savaş dışı kalacak hem de mali kriz içindeki Rusya’ya yardımcı olunacaktı.  Balkan Devletleri o tarihte tarafını ilen etmemiş, taraf seçmek için karasızlık içindeydi. Yunanistan henüz savaşa girmemiş, her iki tarafla da görüşen Bulgaristan da tarafsızdı. İngilizler de Almanlar da Balkanlarda üstünlüğü ele geçirmek için mücadele ediyor, Bulgaristan’ı kendi saflarına çekmek için tavizler veriyordu. Boğazlar düşerse Bulgaristan, askeri stratejide ön plana çıkan İtilaf grubuna girecekti. Bir başka açıdan yine İngilizler, Çanakkale’yi düşürdüğünde Osmanlı saf dışı kalacağı için Kanal Harekâtı benzeri harekâtlar olmayacaktı. Böylece İngiltere birçok yerde cephesini genişletmeyecek, savaş Avrupa içerisine sıkışacaktı. Çarlık Rusya’nın talebiyle harekâta girişildiği belirtiliyor, doğru mu? Rusya’nın, boğazlar üzerinden açık denizlere ulaşmak için yıllardan beri ısrarlı isteği biliniyor. İngilizler, ‘boğazları geçerek Rusya’ya ulaşmak istiyoruz’ diyor ama olayları daha derinlemesine okursak, boğazları düşürerek esasında Rusları buradan ötelemiş de olacaklardı. İngilizler, bir taşla iki kuş vuracaktı. Ruslar da boğazlar elden gidiyor mu diye endişelendi. Boğazlar üzerinden gizli antlaşmalar da tam bu zamanda devreye girdi. Adamof’un ‘Anadolu’nun Taksimi’ adlı kitabında döneme ilişkin görüşmeler olduğu gibi konulmuş. Bu belgeler arasında Çanakkale Savaşı sürerken boğazlara ilişkin gizli görüşmelerin olduğu Rus belgeleri de yer alıyor. Çanakkale’nin geçilememesi Bolşevik Devrim’in yolunu açtı mı? İngiliz donanması, boğazları geçebilmiş olsaydı Rusya, gerek alacağı yoğun askeri ve mali yardımla rahatlayacak gerekse tarihi emelleri olan boğazları ele geçirme ve Bulgaristan üzerinden Balkanlara uzanması da halkın milli duygularını ön plana çıkaracağı için Bolşevik Devrim hareketini öteleyebilirdi. Ancak devrim hiç olmayacaktı değerlendirmesi yapılamaz. Çünkü Bolşevik hareketin temeli çok daha öncelerden atılıyor. Örneğin, 1905-1906 ayaklanmaları birden bire olmamıştır, bir sürecin devamıdır. Rusya’ya başka yoldan destek götürülemez miydi? Kuzey Buz Denizi’nden götürülebilirdi ancak üç önemli faktörden dolayı zordu. İsveç ve Norveç, o tarihte tarafını tam olarak belli etmemişti. Ayrıca Alman denizaltıları ve donanması o bölgede çok etkiliydi. Kış şartlarından dolayı da deniz donmuştu. Dolayısıyla oradan yardım gönderme ihtimali yoktu. Tüm zorluğuna rağmen o bölgeden Rusya’ya götürülecek yardım, Osmanlı’nın savaş dışı kalması ve Balkanlarda hâkimiyetin kurulması benzeri unsurları hayata geçirmeyecekti. İtilaf kuvvetleri deniz savaşı başarısızlığına rağmen neden ikinci bir harekâtı zorluyor? Harekât zaten başlangıçta iki aşamalı düşünülüyor. Birinci aşama, donanma ile boğazı geçmek, ikinci aşama ise kara gücüyle boğazın iki yanını kontrol altına almak. Plan, buna göre yapılmıştı. Deniz ve kara harekâtı arasında büyük zaman farkının olmaması da bunu gösteriyor. Paralel hazırlık olmasa iki harekât arasında 3-4 ay olurdu. Diğer yandan İtilaf kuvvetleri, kendi kara kuvvetlerinin Balkan Savaşlarında çok kötü olan Osmanlı kara ordusunu yenebileceğini düşünüyordu. Osmanlı, o tarihlerde Almanlardan henüz yeteri kadar teknik yardım da almamıştı. Peki, güçsüz Osmanlı, bu saldırıya nasıl karşı koyabildi? İttihat Terakki’nin tam iktidar olduğu dönemde orduda ciddi bir yapılanmaya gidildi. Ordu, tasfiye harekâtıyla yeniden yapılandırıldı. Balkan Savaşlarındaki deneyimden hareketle ve gelen savaşın yaklaşmakta olduğu bilinciyle de ciddi tedbirler alındı. Diğer yandan unutmamak lazım ki Çanakkale Savaşı’nda Osmanlı’nın elinde ölüm-kalım kalmıştı. Türkler, Balkan Savaşı’na kadar savaşlarda, vatan duygusunu pek ön plana çıkartmamıştı. Kaybedilen yer artık gitmişti, geriye kalan tek yer anavatan ve İstanbul’du. Kafkaslardaki uzak diyarlardan, Yemen’den, Hicaz’dan çekildiğinizde yaşayacağın, sığınacağın yer vardı. Çanakkale’yi kaybettiğinizde yaşayacak yeriniz yok demekti. Yani Çanakkale Savaşı’nın kaybedilmesi, vatanın kaybedilmesi anlamıyla denk geliyordu. Bu nedenle Çanakkale’deki direniş, Osmanlı’nın son bir parlaması, son zaferidir. Diğer cephelerde neden çok başarılı olunamadı? Olduğu yerler var. Kut’ül Ammare, çok büyük bir zaferdir. 1950’lere kadar kutlandı. Türk Silahlı Kuvvetleri’ndeki kutlamalarda hâlâ anılıyor. Evet, bir üçüncü, dördüncü yok. Gazze başarıları var ama devamı gelmedi. Ama şu çok önemli: Osmanlı’nın elinde bulunan silah ve insan gücü ile onları destekleyecek lojistik güç bu kadar uzun süreli savaşı götürecek durumda değildi. Mustafa Kemal, 1917’de Halep’ten bir telgraf çekiyor ve ‘derhal mütareke’ istenmesini öneriyor. Osmanlı Doğu Cephesi’ne, Basra tarafına, Kanal Harekâtı’na, nakliyat yapamıyor. Ne Karadeniz’den gemi gönderebiliyor ne karayolu ne de demiryolu var. Ayrıca Anadolu’dan artık orduyu besleyecek taze kan gelmiyor. Halk yıllardır aralıksız savaşıyor ve bıkmış. Kaybedilen topraklar, isyanlar, karşı tarafın bunları öne çıkaran propagandası nedeniyle umutsuz. Öyle ki asker kaçaklarının sayısı, savaşan gücüne yakın hale geliyor. Çanakkale’nin, İngiliz siyaseti ve savaşın genel gidişatına ne gibi etkileri oldu? Birleşik Krallık Donanma Bakanı Winston Churchill istifa etmiştir. Ayrıca İngilizlerin düşüncesine göre 2 yıl sürecek savaş, Çanakkale ile yeniden başlamış gibi oldu. Bulgaristan, Yunanistan ve Amerika savaşa girdi. Bu devletlerin savaşa girmesiyle de savaşın seyri değişecektir.  Rusya’nın savaştan çekilmesi başka bir sonuçtur ve bu, İttifak Devletlerinde ‘savaşı kazanacağız’ umudunu doğurmuştu. Fakat Amerika’nın devreye girmesi İttifak grubunda moralsizliğe yol açarken İtilaf Devletlerinin savaşı kazanma ümidini tekrar canlandıracaktır. Çanakkale, Anzakların ulusal kimliklerini tanımlamalarında etkili oldu mu? Çanakkale Savaşı, Türkiye Cumhuriyeti’nin kurulmasının düşünce altyapısını nasıl oluşturduysa Avustralya ve Yeni Zelanda’nın da devletleşme sürecinde etkili olmuş, vatan kavramını ortaya çıkarmıştır. Bu ülkelerin vatandaşlarının her yıl dönümünde Çanakkale’ye gelerek anma yapmaları yalnızca kayıplarını anmak değildir. Kendi milli devletlerinin kuruluş felsefesi olarak gördükleri için de geliyor.

Editör: TE Bilisim