8 Mart Dünya Kadınlar Günü” kutlamalarını bir tarafa bırakıp ülkemizin gerçeklerine bir göz atalım.  Son on yılda Türkiye’de her iki kadından birinin şiddet mağduru olduğu gerçeğinden hareketle şunları söyleyebiliriz: Cinsiyet eşitsizliği endeksi 2014 raporu ve İnsan Hakları İzleme Örgütü Raporu 2011 raporlarına göre son on yılda Türkiye’de her iki kadından biri şiddet mağduru. Cinsiyet eşitsizliği endeksinde ise 142 ülke içinde Türkiye’nin yeri 125. sırada. Cinsiyet eşitsizliği endeksine göre: -  Yetkililere bildirilmeyen “kadına yönelik şiddet” oranı % 89.

  • 2014 yılında erkekler 284 kadın öldürdü.
  • Son beş yılda basına yansıyan kadına yönelik şiddet olaylarının oranı 1134.
  • Kadınların % 56’sı kocaları ve sevgilileri tarafından öldürüldü.
  • Türkiye’de tecavüze uğrayan kadınların % 12-17 yaş aralığında.
  • 15 yaş üstü kadınlarda fiziksel ve cinsel saldırıya uğrama oranı % 42.
İçişleri Bakanlığı'na göre, 2016 yılında 130 bin 634 kadının şiddet gördüğü gerekçesiyle kolluk kuvvetlerine başvurdu. İçişleri Bakanlığı verileri, şiddetin arttığını ancak alınan önlemlerin, şiddeti engellemede yetersiz kaldığını ortaya koydu. Açıklanan rakamlara göre 2016 yılında Türkiye’de günde 358, saatte 15, 4 dakikada ise 1 kadın, şiddet gördüğü gerekçesiyle polis ekiplerine başvurdu Doğuda 4 bin 500 Kadın Yaşadığı Şiddetle İlgili KAMER’e başvurdu KAMER (Kadın Merkezi) Vakfı, AB Türkiye Delegasyonu ve Açık Toplum Vakfı’nın desteğiyle gerçekleştirdiği araştırmanın raporunu yayınlandı. Rapora dört ana sorun yansıdı: Evlilik içi tecavüz, aile içi şiddet, erken ve zorla evlilikler ve aile içinde çocuklara yönelik cinsel istismar. “Kadın Hakları İnsan Haklarıdır” başlığı altında Ocak 2014 - Mayıs 2015 arasında gerçekleşen ve üç rapor halinde sunulan proje, alışılagelmiş kadına şiddet çalışmalarından farklı özellikler taşıyor: Tanıklıklarla rakamları ete-kemiğe, özellikle kana büründürüyor, kadın hakları açısından Türkiye’deki bölgeler arası dengesizlikleri gözler önüne seriyor ve “Öteki Türkiye’nin kadınları”nın hep en uzakta kalıp duyulmayan seslerini duyurmaya çalışıyor. Doğu ve Güneydoğu’dan 23, Karadeniz’den üç şehri kapsayan ve toplumsal cinsiyet rolleri konusunda farkındalık yaratmayı, kadınların ve LGBTİ bireylerin desteğe ulaşma süreçlerine eşlik etmeyi ve aksaklıkları raporlamayı amaçlayan proje boyunca, 24 bin 723 kadınla kendi evinde yüz yüze görüşme yapıldı. Veriler İstanbul, Sabancı ve Dicle üniversiteleri öğretim üyelerinin katkılarıyla değerlendirildi. Raporun editörlüğünü ve danışmanlığını Sabancı Üniversitesi öğretim üyesi Ayşe Gül Altınay üstlendi. Yüz yüze görüşülen 24 bin 723 kadından 4 bin 500’ü yaşadığı şiddetle ilgili olarak KAMER’e başvurdu. Ancak sadece 1308’i yaşadığı şiddetten kurtulmak için harekete geçti. KAMER onlarla ayrıca bir izleme çalışması yürüttü ve 431’ini örneklem olarak ele aldı. Anlattıkları büyük, çetrefil ve ancak bir seferberlikle çözülebilecek dört ana sorun olarak rapora yansıdı: Evlilik içi tecavüz, aile içi şiddet, erken / zorla evlilikler ve aile içinde çocuklara yönelik cinsel istismar. Kadınların En Büyük Sorunu Şiddet, İşsizlik ve Eğitimsizlik “Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu”nun 2017 raporuna göre;  Türkiye’de kadın cinayetleri 2017’de % 25 arttı: 409 kadın öldürüldü, 332 kadına cinsel şiddet uygulandı. Kadın Cinayetleri Platformu’nun verilerine göre, 2018'in ilk 10 ayında 363 kadın öldürüldü. Sosyal medyada sık sık karşımıza çıkan 363 sayısı; millet olarak geldiğimiz içler acısı durumu ifade ediyor. Her yıl gerçekleştirilen Toplumsal Cinsiyet ve Kadın Algısı Araştırması’nın 2018 sonuçlarına göre kadınların en büyük sorunu sırasıyla şiddet, işsizlik ve eğitimsizlik. Kadir Has Üniversitesi Toplumsal Cinsiyet ve Kadın Çalışmaları Merkezi’nin bu yıl dördüncüsünü gerçekleştirdiği “Toplumsal Cinsiyet ve Kadın Algısı Araştırması”nın 2018 sonuçları 8 Mart haftasında açıklanmıştı. Türkiye’de kadınlık ve erkekliğe atfedilen özelliklerin ülkedeki aile, çalışma ve siyaset dünyasındaki yansımalarını değerlendiren araştırma birçok çarpıcı veriyi ortaya koyuyor. Araştırmaya göre 2018 yılında kadının en büyük sorunları şu şekilde sıralanıyor: Şiddet, işsizlik, eğitimsizlik, sokakta baskı ve taciz, aile baskısı, kadın erkek eşitsizliği, çevre/mahalle baskısı, iş yerinde ayrımcılık, politik baskı ve şiddet. Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu” Raporları      Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu”nun 2018 Şubat ayı raporuna göre; bu ay içinde 28 günde 47 kadın cinayetinin yaşandı. Ocak ayında 28 kadın cinayeti yaşanmışken, bu cinayetlerin 13’ü şüpheli ölüm iken 15’inin nedeni tespit edilemedi. Şiddete karşı gerçekçi çözümler yerine, modern olmayan hadım ve idamın gündem edilmesi; kadına ve çocuklara yönelik şiddet konulu davalarda indirim uygulanması; kamuoyunun talepleri yerine oyalayıcı açıklamalarda bulunulması kadına yönelik şiddetin artmasında etkili. 2018 yılı Nisan ayında kadınlar yine kendi hayatlarına dair karar almak istediği için öldürüldü. Bu ay içerisinde öldürülen 30 kadından 10’u bu sebeple öldürüldü. Bir önceki aya göre kadın cinayeti sayısında artış oldu. 2018 yılı Mayıs ayında 37 kadın öldürüldü. Mayıs ayında kadınların 13’ü şüpheli ölümle hayatlarından oldu, 12’si tespit edilemedi, 6’sı ekonomik nedenlerle, 3’ü kendi hayatına dair karar almak isterken, 2’si boşanmak ve 1’i barışma teklifini reddettiği için öldürüldü. 2018 yılı Haziran ayında 39 kadın öldürüldü. 39 kadından 18’inin neden öldürüldüğü tespit edilemedi, 14’ünün faili belli değil. Kadınların kim tarafından, neden öldürüldüğü bilinmeyince ve buna göre adil bir yargılama yapılmadıkça şiddetin artışı da engellenemiyor. Araştırma raporları, şiddete maruz kalan kadınların yüzde 50,5’inin karakol, savcılık, arkadaş veya ailesinden destek istediğini, yüzde 49,5’inin ise kendisine engel olunması, korkması veya benzer nedenlerle hiçbir yere başvurmadığını ortaya koyuyor. En şaşırtıcı sonuçlardan biri de şiddet gören kadının ilk olarak ve yüzde 95 gibi büyük bir oranda ailesinden destek istemesi ancak sadece yüzde 20’sinin bu desteği görebilmesi. İnsanımızın eğitilmesini, ruh ve beden sağlığının eksiksiz olabilmesi için devlet ve toplum olarak üzerimize düşeni yapmalıyız. Vicdan, merhamet, sevgi ve saygının köreldiği bir şiddet toplumu hâline gelmiş isek, başımızı öne eğip kara kara düşünmek yerine acil önlemler almalıyız. Türk Ceza Yasası’nda “zorla evlendirme” düzenlemesi olmalı, Medeni Yasa’nın çocuk evliliklerini meşrulaştıran 124. maddesinin ikinci fıkrası kaldırılmalı. Hâkimlerin 16 yaşını doldurmuş çocuklara verdiği evlilik izinleri ve ailelerin çocuklarının yaşını mahkeme kararlarıyla büyütmeleri titizlikle takip edilmeli.
Editör: TE Bilisim