Şimdilerde sohbet muhabbet arasında çok geçiyor. Nereye gideceksin? İtalya Sicilya Adalarına, Balkan turuna, Uzak doğuya... Bunların hepsi çok güzel o kısımda sorun yok. Yeni yerler görmek, ufkunu genişletmek, yeni kültürlerle kaynaşmak kadar insanı ileriye taşıyan bir şey yok. Fakat benim anlamadığım ve kafama takılan bir nokta var. Neden ilk önce kendi ülkemizin doğa harikasını, her bölgesini, her kültürünü tatmadan, toprağını karış karış etmeden en önemlisi de daha kendi ülkeni , kendi insanını doğru düzgün tanımadan bu yurt dışına gitme sevdası? Üstelik Her bölgemizin kendi içinde barındırdığı bir güzellik varken, kendine münhasır insanı , farklı farklı iklimi içinde barındırdığı benzersiz kültürü varken... 7 ayrı bölge, 7 ayrı iklim, 7 ayrı kültür... Her biri birbirinden ayrı her biri farklı güzelliklere gebe... Başla Ege'den.. Ölüdeniz'den, uzan Köyceğiz'e.. Arkana al Dalyan Nehrini, keyfini sür Cennet Tepesi'nde... Tat birbirinden güzel lezzetleri ban ekmeğini zeytinyağına üstünde zeytin ağaçlarıyla... Denemediğin binlerce çeşit otlardan oluşan bir masa kur kendine, Ege'nin havasını solu ciğerlerine... Sonra çevir rotanı Karadeniz'e... Trabzon yaylarından, Ordu'ya, Ordu'dan Ayder yaylasına, Ayder'den Sümela Manastırına.. Karadeniz yaylarının sisinde kaybolup silinsin tüm sıkıntıların. Güç bul, tulumun sesinde, neşelen horon'un ritminde.. Muhlama'dan hamsi tavaya, mısır ekmeğinden lahana sarmasına tat çatlayana kadar gönlünce. Çevir yüzünü Doğu'ya... Ağrı, Ardahan, Elazığ, Van ve daha nicelerine... Hazar Gölü'nün derinliklerinde, Harput'un tarihinde, Nemrut Gölü'nün gizeminde batır güneşini o en güzel tepede.. Cağ kebabı, kuzu etli pilav, kapama. Yanında hiçbir şeyi arama.. Gel ortalara doğru ta iç Anadolu'ya.. Bozkırın sarısına bürün. Aç Neşet Ertaş'tan bir türkü yürü yolları...Ata'nın huzuru Anıtkabir'den başlayıp Kırşehir, Nevşehir,Eskişehir'in tozunu attır. Hem sen yedin mi hiç Eskişehir'in çi böreğini, kayseri mantısının tadına kesin bakmışsındır. Yeni tatlara hazır olup var mısın Arabaşı çorbasını denemeye? Uzan Akdeniz'e mavinin binbir renk tonuna.Harika bir plaj, gerisinde orman içinde olağanüstü bir antik kent yürü Olympos'a.. Antalya, Mersin, Hatay derken Akdeniz'in sımsıcak kumlarına uzan. Hatay'ın kültürel mirasını soluyup eşssiz sofralarına kal. Humus, zahter salatası, kağıt kebabı, künefe derken bozuver diyeti bir günlüğüne... Git Güneydoğu'ya.. Şanlıurfa, Balıklıgöl'de tut bir dilek, çık 'Kartal Yuvası'na seyret Midyat Mardin'i... Tarihi Antep evleri,Bakırcılar Çarşısı, Bedestenler derken turla Gaziantep'i. Alinazik, Muhammara, Cartlak kebabı yerken yanında götür Katmeri... Martılara selam et Marmara'da.. Vapurda rüzgar tenini okşarken simit at martılara.Doğal güzellikleri, tarihi, kültürü barındıran İstanbul'a düşsün yolun. Sultan Ahmet'te iç tavşan kanı çayını. Çanakkale, Sakarya, Bursa, Edirne dön dolaş gel yine İstanbul'a . Kulaklarında şu şarkı, seyre dal uzaklara ''Saçlarını dağıtır rüzgar, Yeditepe üzerinden, hatıralar tarihin küllerini savurur ,kadın gibi kısrak gibi sarılayım gel ince beline yarim İstanbul gel öpeyim gerdanından...''

Editör: TE Bilisim