Şimal Kafkas Derneği tarafından Kafkas Sürgünü’nün 154. yıl dönümünde ecdat yad edildi. Eski acıların unutulmaması ve bu acılarda hayatını kaybetmiş atalarını anmak isteyen Kafkaslar bir araya geldi. Prof. Dr. Ayla Sevim Erol, 19.yy’ın Çerkesler için en acılı yüzyıl olduğunu belirterek, sürgünü kınadı. Kafkasların yurtlarından sürgün edilişlerinin 154. yıl dönümünde Şimali Kafkas Derneği tarafından Vakıflar Genel Müdürlüğü Konferans Salonunda, “Büyük Kafkas Sürgünü ve Göçler İçerisinde Türkiye’nin Ensar Rolü” konulu konferans düzenlendi. Konferansa Prof. Dr. Sabri Tekir, Prof. Dr. Erol Taymaz, Prof. Dr. Ayla Sevim Erol ve Prof. Dr. Ömer Turan katıldı. Program konuşma yapan Ankara Dil Tarih Coğrafya Fakültesi öğretim üyesi Prof. Dr. Ayla Sevim Erol, çok heyecanlı olduğunu belirtti. Ayla Sevim Erol, “Sabri hocam bana böyle bir konuşmayı teklif ettiğinde korktum açıkçası çünkü Çerkeslik, Çerkeslik kültürü ve sürgünü olaylarını açıklamak kolay bir şey değil. Ben antropologum ama gerçekten zor bir konu zor bir alan. Kendimi bir köylüyü Çerkes geleneklerine göre yetiştirilmiş bir adiyeyim ama ne kadar uzaklaştığımı hissederek hicap duydum ve ürktüm. Çerkes sürgünü olayını kınıyoruz. Umarım bundan sonra böyle sürgünler olmaz. Zorla koparılmalar, göçler yaşanmaz, insanlar üzülmez. Kaybettiklerimizi saygıyla anıyorum” şeklinde konuştu. "ÇERKESLER ATLARLA BÜTÜNLEŞMİŞ İKİ TEMADIR" Sevim Erol, “Çerkeslerin tarihine indiğimizde 1400'lerde Çerkesler olarak ileri sürülen Parslar olarak tanımlanan yani Hititlere kadar uzanan döneme gidiyoruz. 1350 Orta ve Doğu Karadeniz de paslar Ermeni ilişkisi olarak adlandırıyor. İsua halkı ile ittifak ederek Şapinoya yerleşiyor. Bunlar Çorumdadır. Cerkeslerden Kaşakya olarak bahsediliyor. 1750 Asun yenilgisinden sonra ise Çerkeslerin bir kısmının Kuzey Kafkasya bölgesine geçtiği belirtiliyor. Diğer bir kısmının da güneye geçtiği biliniyor. M.Ö 8.yy'da da  bir çok Anadolu kentini fetih ettikleri biliniyor. Kapadokya Bölgesi güzel atlar bölgesi olarak anılır. Çerkesler atlarla bütünleşmiş iki temadır. 19. yy Çerkeslerin yaşadığı bölgelerin Rus İmparatorluğu tarafından ele geçirilmesiyle başlayan Çerkes Sürgünü 21 Mayısla 1864'den sonra 21 Mayıs'ta anılmaya çalışılıyor. Her yıl. 19.yy Çerkesler için en acılı yüzyıl olarak biliniyor” ifadelerini kullandı. Göç ve soykırımdan da bahseden Erol, şunları söyledi: "Göç istemli istemsiz yerinden oynatılmak toplumların ve kişilerin olarak tanımlanabilir. Soykırım, bir halkın başka bir halk tarafından yok edilmesi konusunu gündeme getirir. Soykırım, bir halkın, genelde ilerleme adına, kasıtlı bir uygulaması ya da başka halklar üzerindeki etkisini umursamadan hareket etmeleri sonucunda gerçekleşir. Çerkesler ve pek çok topluluk için soykırım ve sürgün terimlerini kullanmak yanlış değildir. Sürgün de ceza olarak belli bir yerin dışındaki yerle zorla yerleştirilen topluluklar için kullanılan bir terim olduğunu söyleyebiliriz.” “ÇERKES BAYRAĞI PEK ÇOK ANA FİKRİ İÇERİYOR” Erol, Çerkes bayrağı hakkında şunları anlattı: “Çerkes bayrağını araştırırken sarı okları gördüm ama aslında siyah olması gerekiyor okların orijinalinde. Çerkes bayrağının ipek kumaşının yeşil rengi Güney Asya’nın dağ ve ovalarını; siyah üç ok dönemin en yetenekli ve ünlü üç ailesini, siyah renk ise düşmana ölümü, sarı yıldızlar da bütün yaşamları açık havada, kır ve dağlarda geçen ve gökyüzündeki yıldızlara bakarak uyuyan kahramanların yer aldığı 12 bölgeyi temsil ediyordu. Bayrak özgürlük, kardeşlik, demokrasi, barış gibi birçok ana fikri içeriyordu”  “ÇERKES KÜLTÜRÜ YOĞUN BİR KÜLTÜRDÜR” Kültürsüz bir toplum olmaz diyen Erol, şöyle konuştu: “Her toplumun bir kültürü vardır. Çerkes kültürü ise Dünya’da seçkin kültürler arasında yer alan çok yoğun bir kültürdür. Kültür maddi manevi her şeydir dilebiliriz ve 147 kültür tanımı var. Hala da sınırları çizilemiyor kültür tanımının. Toplumun elde ettiği bilgi, inanç, sanat ahlak adet gelenek görenek alışkanlıklar daha da uzatabiliriz kültürün tanımlanmasını. Çerkes toplumunda belli kurullar ve sistemler vardır. Sürgün göç ne olursa olsun nasıl bir hareketliliğin sonucunda neler olur diye baktığımızda kültürde, kültürleşme, kültür emperyalizmi, kültür şoku, kültür asimilasyonu gibi pek çok kültür öğeleri oluşmaktadır. Çerkes toplumu sürgün sonrası oluşan olguları ise kültürel değişimine, kültür şoku ve asimilasyonu olarak değerlendirmek mümkündür. Dünya’nın farklı bölgelerine giden Çerkes toplumu gittikleri yerde kültürü geliştirmeye başlamıştır. Tabu Kafkasya’daki kültüründen çok daha farklılaşmış bir toplumla karşı karşıyayız.” “ÇERKES DİLİ KONUŞULMAZSA YOK OLACAK” Dilin önemine dikkat çeken Erol konuşmasını şöyle sürdürdü: “Dil unutulursa ne yazık ki kültür de yavaş yavaş değişmeye başlar. Toplumlar arası ya da bireyler arası ilişkileri sağlamada dil çok önemlidir. M.Ö. 3 binlere giden birçok modern dilin oluşumunda Kafkasya’ya uzandığını rapor eder araştırmacılar. 37 farklı dil konuştuğu söyleniyor ama daha fazlası vardır. Ama bir çoğu yok olmakla karşı karşıya Almanya’da yok olan diller diye bir bölüm var ve kaybolan diller Çerkesce öğretilmekte o yüzden ne yazıkki  gençler bu dili konuşmazsa bizim dilimiz de yok olacaktır.” “ÇERKES TOPLUMUNDA YAZILI KURAL YOKTUR” Çerkes toplumunda yazısız kuralların geçerli olduğunu aktaran Erol, şu ifadeleri kullandı: “Gelenek örf ve adetler vardır. Yazılı kurallar değil yazısız kurullar toplumun kendi sistemi içinde gerçekleştirilir. Gündelik yaşantı da dediğim gibi yazılı sözlü hiçbir şeye uyulmaz ama toplumun gerektirdiği kurallar otomatikman uygulanır. Uygulanmazsa kişi toplum dışına itilir ki bu en büyük cezadır. Cerkes toplumunda verilen bir ceza toplum dışına itilmektir. Çerkesler insanlık onuruna verdikleri değerlerle bilinir. Çerkesler sürgün gittikleri her yerde özenleriyle dikkati çeken bir toplum olmuşlardır. Çerkesler de dilenmek değil imece usulü yardımlaşma vardır. Çerkesler için saygı en önemli kavramdır büyüklere ve küçüklere karşı herkes için önemlidir. Rahmetli babam odaya girdiğinde bir arkadaşıyla çok küçüğüm 6 yaşlarında. Bana çok kızdı. Bir ahıra inek girdiğinde o inek kalkar. Bir daha kalkmadığını görürsem yakarım dedi ve bu söz benim kulağıma küpe oldu. Ondan sonra karşıma çıkan küçük büyük her kim olursa ayağa kalkarak karşılamışımdır.”  “KADINLAR TOPLUMDA ÇOK KIYMETLİDİR”Kadınların Çerkes toplumunda son derece saygın olduğunu söyleyen Erol konuşmasını şu sözlerle bitirdi: “Çocukluğumdan hatırlarım bizim ninemiz vardı. Herkes bir şey yapacağı zaman ona danışırdı. Nasıl yapacağız bizim bu toplantıyı nasıl kurmamız gerekir diye. Düşünürdüm ninenin söylediğini niye dikkate alırlar halbuki daha bilgili kişiler var ama deneyim yaşanmışlık çok önemli Çerkes toplumunda. O nedenle yaşlı kadınlar, nineler çok özel bir yere sahiptir.” (Burcu ŞEN)  

Editör: TE Bilisim