Ankara Üniversitesi, Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesinde (DTCF) 3 gün sürecek olan, ‘Arkeoloji Bölümü Kazı ve Araştırmalar Sempozyumu’ başladı. Dün sempozyum açılışının ardından ‘Arkeoloji Bölümü Kazılar, Araştırmalar ve Posterler Sergisi’nin açılışı da yapılarak yapılan kazı çalışmalarına dair görseller paylaşıldı.6 Nisan’a kadar devam edecek sempozyumda birçok oturum yapılarak yapılan kazı çalışmalarına dair konular tartışılacak. “CUMHURİYETİN İLK YILLARINDAN BERİ KAZI ÇALIŞMALARI YAPILIYOR” DTCF’de 3 gün boyunca sürecek sempozyumun açılışı dün Farabi Salonu’nda yapıldı. Akademisyenlerin ve arkeoloji bölümü öğrencilerinin katıldığı sempozyumun açılışında konuşan DTCF Dekanı Prof. Dr. İhsan Çiçek konuşma gerçekleştirdi. Çiçek, bir coğrafyacı olarak arkeoloji ile de ilgilendiğini belirterek şunları söyledi: “Sözlerime Atatürk’ün ‘Toprağın üzerindekilere ne kadar sahip çıkıyorsak altındakilere de o kadar sahip çıkmalıyız’ sözleri ile başlamak istiyorum. Bu söz Cumhuriyetin ilk yıllarında söylenen ve hala geçerliliğini sürdüren bir söz. Yani arkeolojiye cumhuriyetin ilk yıllarından beri önem veriliyor ve o dönemden bu yana çalışmalar hızla devam ediyor.” “ANADOLU’NUN ZENGİNLİĞİ…” Anadolu’nun gerek coğrafi özelliklerinden gerekse tarihi varlığından dolayı geçmişten günümüze kadar her ülkenin bilim insanlarının dikkatini çektiğini ifade eden Çiçek, “Bu nedenle de Anadolu yapılan araştırmaların odak noktası haline gelmiştir. İlk insanın mağara yaşantısından başlayarak birçok uygarlığa ev sahipliği yapması ve uygarlıktarihi açısından Anadolu bilinen en zengin coğrafyadır. Zaman içinde bir uygarlığın sonlanmasının sonucunda başka bir uygarlığın doğması ve bu sürecinAnadolu topraklarında ilkel insanlardanitibaren kesintisiz olarak günümüze kadar devam etmesi bilimsel olarak Türkiye’nin bugün uygarlık ülkesi olarak bilinmesine ve araştırılmasına neden olmuştur” şeklinde konuştu. “SİSTEMLİ KAZILAR ATATÜRK DÖNEMİNDE GERÇEKLEŞTİRİLDİ” Çiçek, ülkemizde arkeolojik kazıların Osmanlı Devleti zamanında farklı ülkelerin arkeologları tarafından yürütülmekte olduğunu söyleyerek şunları söyledi: “Bunun yanı sıra o dönemin koşulları nedeni ile toprağın tarihin sayfaları ile dolu olduğunun farkında olunmamasının yanında hazinenin nasıl korunması gerektiğine dair bir kanun da yoktu. Türkiye’deki arkeolojik kazı çalışmaları Osman Hamdi Bey döneminde başlamış, sistemli kazılar ise Atatürk döneminde gerçekleştirildi. Atatürk tarihi araştırmalarında arkeolojiyi tarihi bir kaynak olarak kabul etmiş, eski eserleri korumada, ortaya çıkarmada Türk Tarih Kurumu’nun yanında devletin, basının ve halkın el ele vermesi gerektiğini söylemiş ve bu konuda çalışmalar yapmıştır.” Çiçek konuşmasına şu sözlerle devam etti: “Atatürk kendi döneminde yaptığı çalışmalarla yetinmeyerek ölümünden sonra kazıların devam etmesi için bankadaki varlığının önemli bir kısmını Türk Tarih Kurumu’na bağışlamıştır. Türk Tarih Kurumu Atatürk’ün vasiyetinin desteği ile sistemli kazıların yürütülmesine, önemli keşiflerin sağlanmasına, arkeolojik ve tarih problemlerinin çözümünde çok önemli katkılarda bulunmuştur.” “KENDİN VATANINI KENDİN İNCELE” Türkiye’de arkeolojiye verilen önemin Atatürk ile başladığını vurgulayan Çiçek, “Kendin vatanını kendin incele düşüncesiyle kurduğu Türk Tarih Kurumu ile DTCF onun tarihe ve arkeolojiye verdiği önemi ortaya koyar. Atatürk’ün 15 yıllık kısa süren cumhurbaşkanlığı süresince ülkesini çağdaşlaştırmak için gerçekleştirdiği ve ancak yüzyıllara yayılabilecek reformalar arasında arkeolojiye de yer vermesi, eski çağ tarihine yeni ufuklar açmış ve kişisel çabalarıyla bugünlere gelinmiştir” diye konuştu. 21 KAZI ANLATILACAK 3 gün boyunca sürecek olan ve artık gelenekselleşen sempozyumda arkeoloji hocalarımız tarafından gerçekleştirilen çalışmaların dinleneceğini ifade ederek şunları söyledi: “3 gün boyunca birbirinden ilginç 21 kazı ve yüzey çalışması ile 16 posterden oluşan sunumu izleyeceğiz. Bunların arkeoloji bölümüne önemli katkılar yapacağına inanıyoruz. Şunu da söylemek gerekir ki dekanlık olarak kazılara bütçemizden çeşitli desteklerde bulunuyoruz. Bundan sonraki süreçte de bulunacağımıza buradan söz veriyorum.” 2017 SONUÇLARI PAYLAŞILACAK DTCF Arkeoloji Bölüm Başkanı Prof. Dr. Harun Taşkıran da sempozyum açılışında konuşma yaptı. Taşkıran, “Atatürk’ün direktifleri ile yapılmış DTCF’de yine onun istekleri doğrultusunda oluşturulan arkeoloji bölümü yapılan ilk kazıların heyecanıyla halen Türkiye’nin farklı bölgelerinde farklı dönemlerine ait kazıları yapmaya devam ediyor. Arkeoloji bölümü olarak bilginin paylaştıkça güzel olduğu fikrine inanıyoruz. Özellikle bu sempozyumun amacı 2017 yılı içerisinde yapılan kazı ve araştırmalarda elde edilen bilimsel sonuçları meslektaşlarımızla ve öğrencilerimizle paylaşmak” diye konuştu. ANKARA ÜNİVERSİTESİ, 10 ARAŞTIRMA ÜNİVERSİTESİNDEN BİRİSİ Son 2 yıldır Ankara Üniversitesi Rektörlüğü ve DTCF Dekanlığının kazılara finansal desteği az da olsa artırdığını belirten Taşkıran konuşmasına şu sözlerle devam etti: “Türkiye’de araştırma üniversitesi seçilen 10 üniversiteden birisi de Ankara Üniversitesi. Araştırma üniversitesi olmamızın bize bir takım katkıları olacağı söylendi. Bu bağlamda aldığımız desteklerin artmasını bekliyoruz.” “ÖĞRENCİLERİMİZ ÇOK ŞANSLI” Taşkıran, yapılan kazılar Kültür Bakanlığı’nın yaklaşık 40 yıldır düzenlediği uluslararası kazı araştırmaları sempozyumunda sunduklarını belirterek, “Burada yaptığımız toplantıda da yaptığımız araştırma ve kazıların sonuçlarını burada da paylaşmak bizim için iyi bir fırsat oluyor. Bu öğrencilerimiz için de geçerli. Öğrencilerimizin Türkiye’deki en iyi arkeoloji bölümünde de okuduklarını ifade etmek istiyorum. Çok şanslılar. Eğitim öğretim programının yanı sıra yaptığımız kazı çalışmalarının bilimsel sonuçlarını burada takip etmeleri onların gelecekleri açısından da katkı sağlayacaktır” dedi. “SERGİLERLE FARKLI BOYUT KAZANDIRMAK İSTİYORUZ” Yaptıkları sempozyumlara sergilerle de farklı bir boyut kazandırmayı düşündüklerini belirten Taşkıran şunlara değindi: “Bu yıl da kazı ve araştırmalarla ilgili bir resim sergimiz bulunmakta. Kazı ve arkeolojisempozyumu aynı zamanda bu tür faaliyetlerle de destekleyerek daha da zengin hale getirdik. Bu yıl ki bu organizasyonun Tarih Bölümü Anabilim Dalı tarafından gerçekleştirdiğini de eklemek istiyorum.”(Türkan ÇATAL YILDIZ)        

Editör: TE Bilisim