Osho, Çocuk-Kendin Olma Özgürlüğü adlı kitabında şu cümlelere yer vermiş: “Küçük çocuklar masumdur; fakat onlar bunu kazanmamışlardır, o doğaldır.  Onlar   aslında cahildir fakat onların cehaleti, sözde öğrenmekten daha iyidir çünkü         bilmiş kişi basitçe cehaletini sözcüklerle, teorilerle, ideolojilerle, felsefelerle,      dogmalarla, inançlarla gizler. Bir çocuk bilmiş bir kişiden çok daha iyi bir haldedir        çünkü onlar her şeyi   görebilir. Onlar cahil de olsalar, onların kavrayışları muazzam  bir değere sahiptir.”             Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Evrensel Bildirisi ve Birleşmiş Milletler Çocuk Haklarına Dair Sözleşme başta olmak üzere çocukları ilgilendiren standartlar tüm toplumları ilgilendiriyor. BM tarafından kabul edilen uluslararası çocuk hakları belgelerinin getirdiği standartlar ve ilkelerin dünyadaki her ülke tarafından benimsenmesi gerekiyor. Çocuk haklarını insan hakları olarak tanımlayan BM ve benzeri kuruluşlar şu ilkelere dikkat çekiyorlar.

  • Çocukların yaşam ve gelişme hakkının korunması.
  • Çocuğa karşı yapılan her türlü ayrımcılığın önlenmesi.
  • Çocuğun öncelikli yararı ve korunması.
  • Çocuğun katılım hakkının geliştirilmesi ve korunması.
  • Çocuklara ilköğretim eğitimi görme hakkının sağlanması.
  • Çocuklara toplumsal cinsiyet eşitliği sağlanması.
BM’nin Binyıl Kalkınma Hedeflerinden 2.’si “Bütün çocukların ilköğretim eğitimi görmelerini”, BM Binyıl Kalkınma Hedeflerinden 3.’sü ise “Çocuklara toplumsal cinsiyet eşitliği sağlanması” öngörüyor. UNİCEF tüm dünyada bu iki hedefe ulaşmak konusunda çalışmalar yaparken “çocuklar için ilerleme” kavramının ne yazık ki dünyanın bazı ülkelerinden imkânsız olduğu konusunda çeşitli raporlar hazırlıyor. UNİCEF’in tahminlerine göre, Orta Doğu, Kuzey Afrika, Güney Asya, ve Batı/Orta Afrika başta olmak üzere ilköğretimde toplumsal cinsiyet eşitliği 2020 yılına kadar sağlayamayacaktır. Yine UNİCEF’in raporlarna göre Güney Asya’da 42 milyon çocuk okul dışında. 125 kadar ülke hakkında  (gelişmekte olan 91 ülke ve 34 sanayileşmiş ülke) ilköğretim eğitiminde toplumsal cinsiyet eşitliğini sağlama yönünde iyimser raporlar bulunmakla birlikte, bu ülkelerden kimilerinde toplam okullaşma oranının düşük olması, sağlanan toplumsal cinsiyet eşitliğinin istatistik rakamlardan ibaret olmasına yol açıyor. Doğu, Kuzey ve Güney Afrika, Latin Amerika, Orta Doğu, Doğu Asya Pasifik ülkelerinde durum iç açıcı değilken ülkemizin bu konuda çok iyi olduğu söylenemez. Türkiye BM Çocuk Haklarına Dair Sözleşmeyi 1990 yılında imzaladı, 1995 yılında TBMM’de onaylayarak iç hukuk normu hâline getirdi. O tarihten bugüne çocuğun insan hakları alanında olumlu gelişmeler oldu. Ancak sözleşmenin temel ilke ve maddelerinin tam anlamıyla uygulanmadığı biliniyor. Geldiğimiz şu noktada:
  • Ülkemiz çocukları, gittikçe ağırlaşan koşullarda çalışmak zorunda.
  • Ülkemiz çocukları, hâlâ yoksulluğa maruz kalıyor.
- Ülkemiz çocuklar, hâlâ eğitim hakkına erişemiyor. - Ülkemiz çocukları hâlâ çeşitli sebeplerden dolayı ayrımcılığa maruz kalıyor. - Ülkemiz çocukları hâlâ önlenebilir sebeplerden dolayı yaşam hakkı ihlaline uğruyor. - Ülkemizde çocuk evlilikleri hâlâ ciddi sayılarda. Cumhuriyetimizin çocukların yaşam ve gelişme hakkının korunması konusundaki en önemli adımlarından bir “23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı”dır. Bu anlamlı bayram aynı zamanda TBMM’nin açılış günü olması nedeniyle de önemlidir. Çocuklara cinsel istismarın yapılmadığı, çocuk gelinlerin olmadığı bir ülkede yaşamak istiyorsak, amacımız umudumuz olan çocuklarımız için daha iyi bir dünya yaratmak olmalıdır. Geleceğimizi emanet edeceğimiz çocuklarımızın temel eğitim hakkının ve yaşam hakkının korunması, gelişmiş ülke olduğumuzu tüm dünyaya göstermemizi sağlayacaktır. Orta Doğu’da veya dünyanın birçok yerinde bombalı saldırılarla yaşamlarını yitiren, kimyasal silahlarla zehirlenen çocukların artık olmayacağı bir dünya özlemiyle…