CHP Ankara Kadın Kolları Başkanı Türkan Çınar, “2019'un ilk on ayında 383 kadın öldürdü. Bunlar sadece medyaya yansıyanlar. Cinayetler kadınların en yakınları tarafından işlendi. Bazıları uzaklaştırma kararlarına rağmen öldürdü. Yani Devlet kadını korumadı. İşte bu yüzden kadın cinayetleri politiktir” dedi. 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü olması nedeni ile CHP İl Kadın Kolları Başkanlığı Sakarya Meydanı’nda basın açıklaması yaptı. Açıklamaya birçok kadın katılım sağlarken, birçok milletvekili de açıklamada yer aldı. “KADIN CİNAYETLERİ POLİTİKTİR” CHP Ankara Kadın Kolları Başkanı Türkan Çınar yaptığı konuşmada 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü’nün nasıl ortaya çıktığı ifade etti. Çınar şunları söyledi: “Bundan tam 59 yıl önce Dominik Cumhuriyetinde diktatörlüğe karşı özgürlük ve hak mücadelesi veren Mirabel kız kardeşler, yönetimin askerleri tarafından tecavüz edildikten sonra katledildiler. 1981 yılında Dominik'te toplanan Latin Amerika Kadın kurultayında 25 Kasım; ‘Kadına Yönelik Şiddete Karşı Mücadele ve Uluslararası Dayanışma Günü’ olarak kabul edildi. Geçen 25 Kasım'dan bu yana, bu topraklarda kadına yönelik şiddet yine artarak devam etti. Kadınlar, her gün şiddete, tacize ya da tecavüze uğradı. 2019'un ilk on ayında 383 kadın öldürdü. Bunlar sadece medyaya yansıyanlar... Cinayetler kadınların en yakınları tarafından işlendi. Bazıları uzaklaştırma kararlarına rağmen öldürdü. Yani Devlet kadını korumadı. İşte bu yüzden kadın cinayetleri politiktir. Onlar "Eşit değilsiniz" dedikçe kız kardeşlerimiz öldürülüyor. Onlar "Eşit değilsiniz" dedikçe kazanımlarımız elimizden alınmaya çalışılıyor. Onlar “Eşit değilsiniz" dedikçe emeğimiz yağmalanıyor. Bunlar yetmezmiş gibi, önümüzdeki günlerde yasalaşması konuşulan yargı paketine göre, "nafaka hakkımız" kısıtlanmak isteniyor. Amaç; kadının erkeğe bağımlı yaşaması, şiddetin her türlüsüne ses çıkaramaz hale gelmesi. "Biz eşitiz, varız! Uğradığımız şiddete karşı susmayacağız! Bir kişi daha eksilmemek için mücadele edeceğiz ve kazanımlarımızdan asla vazgeçmeyeceğiz!” Geleceğimize ve hayatımıza sahip çıkmak için bir araya geldiğimiz ve şiddetsiz bir memleket hayal ettiğimiz bu günde biz daha çok bir olacağız, iri olacağız, diri olacağız! Mirabel kardeşlerden günümüze şiddete, tacize ve tecavüze uğrayan, kahkahası yasaklanan, emeği değersizleştirilen kısacası şiddetin her türlüsüne maruz kalan kadınlar için mücadele ediyoruz ve edeceğiz...” “KADIN - ERKEK ARASINDA YAŞANAN ÜCRET EŞİTSİZLİĞİNİN GİDERİLMESİNİ İSTİYORUZ” Kadına yönelik şiddetin son bulması için çeşitli önerilerde bulunan Türkan Çınar önerileri şöyle sıraladı:

  • 6284 sayılı koruma kanunu ve İstanbul Sözleşmesi'nin tam olarak uygulanmasını
  • İyi hal indirimlerine son verilmesini
  • Sığınma evlerinin sayısının artırılmasını,
  • Ücretsiz danışmanlık, psikolojik ve tıbbi destek ile yasal yardımın yapılmasını,
  • Kadın istihdamını artırmak için güvenceli istihdam olanakları yaratılmasını,
  • Kadınların işe alım ve yükselmelerinde cinsiyetçi politikalardan vazgeçilmesini,
  • Kadın - erkek arasında yaşanan ücret eşitsizliğinin giderilmesini,
  • Medyanın, kadın ve çocuklara yönelik şiddeti bir malzeme olarak kullanmaktan vazgeçilmesini talep ediyoruz.”
“KISACASI BİZ YAŞAMAK İSTİYORUZ!” Çınar, “Evde, sokakta, toplumsal yaşamda bizleri yok saymak için her gün yeni bir saldırı ile karşımıza çıkanlar umutlanmasın” ifadesini kullanarak konuşmasına şöyle devam etti: “Kadınlar dün haklarını almak için nasıl meydanları boş bırakmadılarsa bugün de meydanlarda olacak. Biz, eşitsizlik fıtratınızda var diyenlere, sokaklarda yürümemizi ve kahkaha atmamızı iffetsizlik sayanlara, uğradığımız taciz ve tecavüzü etek boyumuzla ölçmek isteyenlere, cinsel yönelimlerimize ve kimliğimize göre ölümü reva görenlere, tecavüzde rıza arayanlara karşı mücadelemizden vazgeçmeyeceğiz! Kadınlar için yaşamsal olan 6284 sayılı yasa ve İstanbul Sözleşmesi'ni uygulamamak için her yolu deneyenler karşılarında dayanışmamızın gücünü bulacak! Biliyoruz yolumuz uzun. Ama inanıyoruz ki mücadeleyi büyüttükçe yarınlarımız daha özgür olacak. Ve bugün 2019'un Türkiye'sinde bütün değerleri ile yağmalanmış bu memlekette, intihar haberlerinin, krizin, savaşın, hayatlarımızı ve haklarımızı hedef alan yasa tasarılarının ve artarak devam eden kadın ölümlerinin ortasında, 25 Kasım'ı Emine Bulut'un son sözleriyle anıyoruz. "ölmek istemiyorum” Gücümüzü Bolivya'dan, Şili'den, Beyrut'tan ve Türkiye'nin 81 ilinden alarak haykırıyoruz: Biz kadınlar, içine tıkmaya çalıştığınız kalıplara sığmayacağız. Yaşamımıza ve haklarımıza sahip çıkacağız. Bize biçtiğiniz roller için değil, hak ettiğimiz yaşam için var olmaya devam edeceğiz. Şiddete karşı kararlı duruşumuz, yetecek bu şiddet kültürünü değiştirmeye, yok etmeye...” SARIHAN: DEMOKRATİK İKTİDAR KADIN HAKLARININ DA KAPISINI AÇAR CHP eski Milletvekili Avukat Şenal Sarıhan yaptığı konuşmada, kadınlar olarak Kurtuluş Savaşı’nda omuz omuza mücadele edildiğini ve sonrasında Medeni Yasanın kazanıldığını ifade ederek şunları söyledi: “Yıllar önce kadınlar için bir kazanım olan Medeni Yasanın bugün ilerleyen yaşam haklarına ve yaşam düzenine göre yenilenmesi gerekiyordu, biz kadınların mücadelesi ile yasa yenilendi. Uluslararası dayanışmanın her zaman içerisinde yer aldık. İstanbul Sözleşmesi’ni bütün dünya kadınları ile birlikte hazırladık. Tüm bunlar bizim hakkımızdı ve hakkımız olanları istiyoruz. Hakkımız olan ise insan sayılmaktır. Kadının haklarına saygı duyulmasını istemektir. Demokratik iktidar aynı zamanda kadın haklarının da kapısını açar. Demokratik iktidar olmadıkça kadın hakları sağlanamaz. Bu anlamda kadınlardan aldığımız mücadele hepimize örnek olacaktır. Hepimiz hukuka ve insan haklarına saygılı, insan haklarına duyarlı bir hukuk düzeni için, demokratik bir iktidar için kadınlar olarak mücadele vermeye devam edeceğiz.” TAŞÇIER: GÜN GEÇMİYOR Kİ BİR KADIN CİNAYETİ HABERİ İLE UYANMAYALIM CHP Milletvekili Gamze Taşçıer, 25 Kasım anmasında, bir kadın cinayetinin gölgesinin altında beraberiz sözlerini kullanarak konuşmasına şöyle devam etti: “Gün geçmiyor ki bir kadın cinayeti haberi ile uyanmayalım. BizleR Şule Çet’in, Ceren Damar’ın, hastanede doğum yaptığında kocası tarafından bıçaklanan kadınlarımızın davasında yer aldık. Kocaeli’nde Ecem Balcı’nın yanındaydık. İstiyoruz ki öldürülen kadınlarımız yattıkları yerde bir nebze rahat uyusunlar, katilleri en ağır cezayı alsın. Ama gittiğimiz tüm davalarda bütün katiller sözleşmiş gibi aynı şeyleri söylüyorlar. Gece sokaktaydı, bakire değildi, kırımız ruj sürmüştü gibi sözlerle cinayeti normalleştirme havası içerisindeler. Bunun için katillerin bütün davalarda hiçbir iyi hal indirimi olmadan en ağır cezayı almasını istiyoruz ve bütün davaların da takipçisi olacağız. Tabi ki bu tek başına yetmez. Çünkü daha fazla cinayet yaşanmaması için devletin üzerine aldığı sorumluluğu yerine getirmesi gerekiyor. Bunun için de İstanbul Sözleşmesi’nin biran önce uygulanması noktasındaki eksikliklerin yerine getirilmesi gerekiyor. Emine Bulut öldürülmeden önce karakoldaydı, ama biz onları koruyamadık. Çünkü bir takım geri zihniyet İstanbul Sözleşmesinin ısrarla uygulanmaması noktasında baskı yapıyor. Bizler bir arada olduğumuz sürece bunun önüne geçeceğiz ve İstanbul Sözleşmesi’nin yerine getirilmesi noktasında mücadelemizi sürdürmeye devam edeceğiz.” Açıklamanın ardından grup sloganlar atarak dağıldı. (Türkan ÇATAL YILDIZ)
Editör: TE Bilisim