10 Ekim 2015 tarihinde Ankara Garında DEAŞ tarafından düzenlenen bombalı intihar saldırısının karar duruşması 31 Temmuz, 1-2 Ağustos tarihlerinde Sincan Adliyesinde görülecek. 103 kişinin hayatını kaybettiği, 500'ün üzerinde kişinin ise yaralı olarak kurtulduğu bombalı saldırının karar duruşmasından önce sivil toplum kuruluşları bir araya gelerek basın açıklaması gerçekleştirdi. Ankara’daki Emek Barış Demokrasi mitingine katılmak için Tren Garında başlayan yürüyüşte peş peşe iki canlı bomba saldırısı gerçekleştirilmiş, 103 kişi hayatını kaybetmiş, 500’ün üzerinde ise insan yaralanmıştı. Saldırıyı, DEAŞ üstlenmiş ve saldırıdan bugüne de dava devam etmişti. 31 Temmuz, 1-2 Ağustos tarihlerinde yapılacak karar duruşmasına ilişkin DİSK, KESK, TMMOB, Türk Tabipleri Birliği ve 10 Ekim Barış ve Dayanışma Derneği  ortak basın açıklaması düzenledi. 10 Ekim Barış ve Dayanışma Derneği (10 Ekim-Der) adına açıklamayı yapan Mehtap Sakinci, herkesi karar duruşmasına davet ettiklerini ifade etti. “KATLİAMIN MİLYONLARIN RUHUNDA YARATTIĞI YARALAR GEÇMEDİ” 10 Ekim Barış ve Dayanışma Derneği başkanı Mehtap Sakinci, DİSK-KESK-TMMOB ve TTB tarafından10 Ekim 2015’te düzenlenen “Emek, Barış ve Demokrasi Mitingi”ne yönelik saldırıda 103 kişini hayatını yitirdiği ve 500’e yakın kişinin ise yaralandığını ifade ederek şunları söyledi: “Patlamada çok sayıda arkadaşımız farklı organ kayıplarına uğrayarak hayatlarını devam ettiriyor. Katliamın milyonların ruhunda, yüreğinde yarattığı yaralar ise hala geçmedi. Acımız tarifsiz, hasretimiz derin. Öte yandan öfkemiz de büyük. Öfkemiz büyük çünkü, 2012 yılından beri emniyet tarafından izlenen ve kimlikleri bilinen katiller itiraf edildiği gibi ‘kendilerini patlatmadan’ yakalanmamıştır. “GAZ BOMBASI ATILARAK YARALILARIN NEFESLERİ KESİLDİ, ÖLÜ SAYISI ARTTI” Sakinci, sözlerini şöyle sürdürdü: “Öfkemiz büyük çünkü, emniyet canlı bomba saldırısı istihbaratı nedeniyle polisin kendini korumasını istemiş ancak bu istihbaratı mitingin tertip komitesinden, mitinge katılan on binlerden gizlemiştir. Pimi çekenler polisin yol uygulamasına ara verdiği saatlerde Ankara’ya giren adı, sanı, eşkâli bilinen kişilerdir. Bombaların patlatılmasının ardından yüzlerce yaralının olduğu alana ambulanslardan önce gelen TOMA’lar ve zırhlı araçlar gaz bombası atarak yaralı arkadaşlarımızın nefeslerini kesmiş, sağlık ekiplerinin müdahalesini zorlaştırmış, ölü sayısının artmasına neden olmuştur. Yapılan açıklamalarda katliamın birçok örgüt tarafından ortak gerçekleştirilen ‘kokteyl terör’ eylemi olduğu iddia edilmiş, ancak soruşturma ve mahkeme sürecinde bu konuda hiçbir bulgu olmadığı açığa çıkmış, bu açıklama ile soruşturma saptırılmak istenmiştir. “DAVANIN TAKİPÇİSİ OLMAYA DEVAM EDECEĞİZ” Müfettiş raporlarına ve Ankara Bölge İdare Mahkemesi’nin kararına rağmen sorumluluğu bulunan kamu görevlilerinin hukuksuz biçimde korunduğunu söyleyen Sakinci açıklamasına şöyle devam etti: “Tüm delillere, dosyaya sunulan bilimsel görüşlere rağmen sanıkların insanlığa karşı suç yönünden cezalandırma talebimiz göz ardı edilmiştir. Katliamla ilişkili, yöneticilik konumunda olan sanıkların bir kısmı için sadece üyelikten ceza talep edilmiştir. 23 ay 50 celse Sıhhiye Adliyesinde görülen dava, karar duruşması olması beklenen duruşma için Sincan’a kaçırılmıştır. Soma katliamı davasının karar duruşmasının siyasi hesaplarla ertelememesinin ardından, işçileri göz göre göre ölüme gönderenlere verilen ödül gibi cezalar henüz hafızalardayken, 10 Ekim katliamının karar duruşmasının Sincan’a kaçırılması manidardır.” Sakinci, katliamın tüm sorumluları yargılanana ve hak ettikleri cezayı alana kadar davanın takipçisi olacaklarını ifade ederek açıklamasını sonlandırdı. MİTİNGE ÇAĞRIDA BULUNAN ÖRGÜTLERDEN AÇIKLAMALAR 10 Ekim Barış ve Dayanışma Derneği’nin ortak açıklamayı yapmasının ardından DİSK, KESK, TTB, TMMOB yetkileri de açıklamalarda bulundular. DİSK’in yetkilisi 10 Ekim’de yaşanan olayın Türkiye’nin en büyük katliamı olduğunu ifade ederek, “Bu davada hukukunun tüm kurallarıyla işlemesi, karanlık noktaların aydınlığa çıkması ve bu adalet mekanizmasının işler hale gelmesi, asıl suçluların cezalandırılması, kanayan vicdanların bir nebze de olsa dindirir diye düşünüyorum” dedi. TTB Merkez Konseyi Başkanı Prof. Dr. Sinan Adıyaman, mitingin çağrıcılarından birinin de Türk Tabipleri Birliği olduğunu söyleyerek, “Katliam gerçekleştiğinde hem yönetici hem de hekim olarak içindeydik. Birçok yaralı tedavi ettik miting alanında, bunları unutmak mümkün değil. Unutmamak için elimizden geleni yapacağız. Bu konuda büyük sorumluluğumuz var. Tüm hekim arkadaşlarımla birlikte, tüm halkımızı Sincan’a çağırıyorum” diye konuştu. TMMOB Yönetim Kurulu Başkanı Emin Koramaz, 10 Ekim’de dünya tarihinin en büyük insanlık suçlarından birinin yaşandığını vurgulayarak açıklamada şunlara yer verdi: “Sadece pimi çekenlerin yargılandığı bir süreci yaşıyoruz. IŞİD sadece Ortadoğu’dan ibaret bir örgütlenme değil. IŞİD’in arkasından hangi emperyalist güçlerin olduğunu hemen hemen hepimiz biliyoruz. Böylesi bir insanlık suçu dünyanın birçok yerinde halka açık, geniş alanlarda yapılıp, bu suçlar bir daha işlenmesin diye teşvik ediliyorken, davanın Ankara Adliyesinden bile kaçırılıp Sincan’a, bir ceza evi yargısına bırakılması bile düşündürücüdür. Yüreğinde bir nebze insan sevgisi bulunan herkesi mahkemeye katılmaya davet ediyorum. Sorumluluğumuzun bilincindeyiz, katliamı unutmayacağız, unutturmayacağız.” KESK Eş Genel Başkanı Mehmet Bozgeyik, taleplerinin 10 Ekim davasında gerçek sorumluların yargı karşısına çıkarılması olduğuna değinerek, “Elbette ki toplumsal muhalefetin orada yer bulması için bizim de hazırlıklarımız var. Soma davasında gördük ki gerçek sorumlular yargılanmadılar. 10 Ekim’de de bu riskle adil bir yargılanma olmayacağına dair önyargımız var. Doğal olarak da gerçek adaletin yerine gelmesi, gerçek sorumluların hakim karşısına çıkarılması bizim talebimizdir” ifadelerini kullandı. (Türkan ÇATAL YILDIZ)

Editör: TE Bilisim